"Enter"a basıp içeriğe geçin

Atıf nedir? Neden yapılır, neden yapılmaz?

Uzun zamandır akademisyenlerin atıf motivasyonları üzerine çalışıyorum. Ancak bu sabah gelen bir e-postaya cevap verdikten sonra bununla doğrudan ilgili hiçbir bilim iletişimi çıktısı yazmadığımı fark ettim. Aslında blogum için başka bir yazı var sırada beklettiğim ama sıcağı sıcağına buna kısmetmiş. Öne aldım. Buyurun buradan.

Bu yazının temel motivasyonu aşağıdaki e-posta.

Çok uzatmadan kısa bir giriş yapayım. Akademisyenler neden atıf yapar sorusunun cevabı yıllar önce verilmiş. Çok sayıda sınıflama var bununla ilgili. Garfield’ın 14 maddelik sınıflaması en meşhuru. Her atıf motivasyonu çalışması bununla başlıyor neredeyse. Doktora tezimin ikinci sayfasında var. Eğer merak ediyorsanız sizi oraya alayım: http://www.zehrataskin.com/wp-content/uploads/2019/09/ZT_PhD.pdf

Atıf neden yapılır sorusunun yanıtı geçmişte çok güzel tanımlanmış. “Atıflar karda ayak izleridir, bir sonraki araştırmacının yolunu bulmasını kolaylaştırır”. Yani aslında bina inşa etmek gibi. Temelini başka birinin inşa ettiği bir binayı dikiyorsunuz. Facebook ilk çıktığı sırada bir oyun vardı “Tower bloxx” adında. Atıf yapmayı ona benzetiyorum sık sık. Eğer sizden öncekiler doğru inşa etmediyse yıkılıyor, doğru inşaa ettilerse uzaya kadar yolunuz var. Aslında atıf yapmanın temel mantığı da tuğla koymak. Siz başkalarının tuğlalarından yeni bir tuğla yaratıyorsunuz ve bir sonraki basamakta diğer araştırmacılar tarafından görülürse, anlaşılırsa, atıf yapmaya değer görülürse bina inşaasında kullanılıyor.

Tower Bloxx

Burada atıfların neden ve nasıl yapıldığı sorusuna cevap verebilmek için kendi geliştirdiğim sınıflama şemasından bahsedeyim biraz. Bu sınıflama şemasının şu anda pek çok çalışmada kullanıldığını görmek benim açımdan şahane. O yüzden gururla kendime atıf yapıyorum :=)

Tezimde geliştirdiğim taksonomik atıf sınıflama şeması

Sınıflama şemama göre dört ana grup var. Bunlar:

  • Yapılma amacı açısından: Yazar ne amaç güderek atıf yapmış sorusuna cevap veriyor. Çünkü literatür amaçlı yapılan ve atıf yapanın makalenizi okuyup okumadığından bile emin olmadığınız bir atıf ile sizin geliştirdiğiniz yöntemi kullanan bir araştırmacının motivasyonu ve makalenize atfettiği değer farklı. Bunun anlaşılması önemli.
  • Veriliş şekli açısından: Son zamanlarda -özellikle de otomatik literatür analiz araçlarının yaygınlaşmasıyla- şu türde atıfları çok görür olduk: “Bu alanda son yıllarda yapılan çok önemli çalışmalar vardır (x, 2011; x & y, 2010; y & x, 2008)” -makalenin yazarı X veya Y, evet. Son yıllarda diyerek 10 yıllık çalışmalara atıf yapmalarından ve önemli ifadelerinden anladık :=). Neyse. Şimdi bu türden bir toplu atıfla yazar adı anılarak yapılan atıf arasında da fark olmalı. Ancak maalesef akademik yazımla ilgili eğitim eksikliği nedeniyle yazar adı kullanımı bazen bilinçli tercih olmuyor. Yine de birinin çalışmasına özel vurgu yapılmak istendiğinde sıklıkla isim anılarak yapılıyor ve bu vurgu toplu atıftan önemli.
  • Dizilimi açısından: Bu sınıf da bir öncekine benziyor aslında. Kaç kere atıf yapılmış, hangi bölümde yapılmış, kaç farklı bölümde yapılmış vs.
  • Anlamı açısından: Benim çalıştığım konuda çalışan pek çok akademik en çok pozitif ve negatif atıfları ayırt etmek istiyor ancak bu iş tahmin edildiği kadar kolay değil. Son makalemizin 21-22. sayfalarında bunun gerekçelerini bulabilirsiniz: https://osf.io/642ad/ Tüm sistemin saymaya dayandığı araştırma performans değerlendirmelerinde pozitif atıfa artı, negatif atıfa eksi verecek bir sistem tasarımı fikri bir distopya. Ütopya değil bak.

Bu sınıflama sistemi ile 2017 yılında Eugene Garfield ödülüne başvurup aşağıdaki maili almıştım .

2017 yılı başarısızlık hikayesi :=)

Yıl 2021 olduğunda Web of Science enriched cited references uygulaması ile yapılma amacı açısından atıflarla dizilimi açısından atıfları birleştirerek sunan bir hizmet geliştirdi. scite adında ticari bir başka atıf dizini çıktı vs. Yani bugün gelinen noktada atıfların sınıflanmasına yönelik inanılmaz bir talep var. Çünkü atıf sayma işi deli işine döndü. Atıf yapma motivasyonu araştırmalarının sunduğu sınıflamalar bir hayli değişti. Atıf yapma veya yapmama kararını etkileyen görmezden gelmeler var. Erişilebilirlik, görünürlük, doğu-batı hikayesi gibi çok sayıda etmen var bunu doğuran ve bu etmenler konusunda herkesin fikir sahibi olması şart. Bununla ilgili detaya girmeden önce 2021’de Polonya’daki ekiple düzenlediğimiz seminere bir göz atın derim. Tartışmaların boyutunu görmek için önemli olabilir.

Baştaki soruya dönelim. Uzun bir mail attım sorunun sahibine. Buraya da listeleyeyim bu sebepleri:

  • NASA ve Tokyo Teknoloji Enstitüsü gibi kurumlarca desteklenen projelerde bu kurumlarda işe alım veya diğer karar verme operasyonlarında yardımcı olmak üzere pek çok çalışma yaptım. Bu çalışmaların disiplinlerarası bir tarafı var. Yani tüm alanlara hitap ediyor. Ancak yöntem olarak bilgibilim alanının yöntemlerini kullanıyor. Son yıllarda maalesef tüm alanlarda bibliyometrik görselleştirme üzerine herkes tarafından yayın yapılıyor ve bu yayınların literatür bölümlerinde daha önce atıf alan yayınlar yüzeysel olarak anılıyor. Burada Matthew etkisinden bahsetmek de mümkün. Daha önce hiç okumadığım veya bilmediğim pek çok biyoloji veya tarım dergisinden atıf alıyorum ancak bu durum benim de onlara atıf yapmam gerektiği anlamına gelmiyor. Ben okumadığım veya yayınımla doğrudan alakalı olmayan yayınlara atıf yapmıyorum ve o grupta çok sayıda bu gibi disiplinlerarası dergi var. Aşağıdaki tweet’te bahsedilen bildiriyi dört gözle bekliyorum.
  • Atıf yapmadığım ancak bana sık atıf yapan dergilere önemsiz diyemem ama ilgisiz diyebilirim. Benim çalışma alanımla ilgili makaleler sık sık Scientometrics, JASIS&T, Journal of Informetrics ve bunun gibi dergilerde yayınlanıyor. Bu dergileri takip ediyor, makalelerimi bu dergilere gönderiyorum. Yayınlarım için dergi seçerken izlediğim yol da bu. Başkasının benim makalelerime atıf yapmasından duyduğum gönül borcuyla atıf yapma gibi bir motivasyonum yok. Olmamalı zaten. En başta yazdığım gibi atıf yapmanın temel amacı tuğla dizmek. En ilgili tuğlaları tercih ediyorum.
  • Advances… adlı kaynak bir kitap serisi. Takip etmediğim bir yayınevi tarafından yayınlanıyor ve içeriği tam metin olarak benim kütüphanelerimden veya Web’den erişilebilir değil. Burada yayınevine yönelik bir önyargım yok. Bilgim de yok.
  • Bazı bilgisayar bilimi dergilerinden sık atıf alıyorum çünkü atıf içerik analizi çalışmalarımda makine öğrenmesi yöntemlerinden yararlandım ve bu çalışmalarım örnek olarak sık anılıyor. Ancak alanım doğrudan bilgisayar bilimi değil. Benim çalışmam onlar için bir uygulama örneği olduğu için sık atıf alıyor.

Yukarıda listediklerim benim e-postaya yanıt olarak verdiğim cevaplar. Bir konuda yapılmış çalışma konumla ilgiliyse atıf yapıyorum. Öte yandan pratikte çok şahit olduğum bazı atıf yapma/yapmama pratikleri var ve onlara değinmeden geçemeyeceğim. Bunlar çok komik uygulamalar ve dışarıdan bakınca çok hoş görünmüyor:

  • İçerik tabanlı atıf analizini yaparken tam metinlerden atıf cümlelerini çıkardım ve analiz ettim. Gördüğüm komik uygulamalardan biri belirli yazarlara ait metin içinde anılan makalenin kaynakçada anılmıyor oluşuydu. Elbette bu durum “sehven yapılmış ve editörün de gözünden kaçmış” şeklinde yorumlanabilir ama ortada bir örüntü varsa soru işareti doğurabiliyor.
  • “Bu konuda yapılmış güncel çalışmalar vardır” diyerek bir yazarın kendine ait en az 10 yıllık çalışmalarına atıf vermesi ama ilgili konudaki en güncel çalışmalara atıf yapmaktan kaçınması da çok ilginç. Bunu köpeklerin alan belirleme işemelerine (territorial pissing) benzetiyorum ben. Google Scholar’da atıf sayısını artırıyor olabilir ancak bu uygulama dışarıdan çok hoş görünmüyor.
  • Atıf sayısı araştırma performans değerlendirme sistemlerinde yeri olan bir ölçü olduğu için çalışma arkadaşına atıf yapma, ne kadar ilgili olursa olsun rakibe (!) atıf yapmama pratiği de çok yaygın. Aslında bu da bir bakıma komik sonuçlara sebebiyet verebiliyor. Belirli bir kaynağa atıf yapmamak için atıf yaptığınız kaynağın tarihi 2015. Ancak 2020’den sonra bu konuda çok sayıda yayın yapılmış ama hepsini sizin atıf yapmamak istediğiniz kişi yapmış -gaddamit. Öyle olunca yaptığınız çalışmada iyi bir literatür incelemesi yapmadığınız ortaya çıkıyor.
  • Bir de editörler veya hakemler tarafından talep edilen zoraki atıflar var. Bunlar bazen kendine, bazen tanıdıklarına atıf yapılmasını isteme şeklinde gerçekleşebiliyor. Bu durumda çoğu akademisyen “acısız bir kabul için yap kurtul” anlayışını benimsiyor -ki çoğu durumda haksız değiller. Ben tavsiye edilen yayın gerçekten ilgiliyse ve gözümden kaçırdıysam ekliyorum ancak eğer şüpheli bir durum varsa editöre mektupta belirtiyorum. Bu gerekçe ile reddedeceklerse edebileceklerini, ancak bunun doğru bir yaklaşım olmayacağını yazıyorum.

Bu maddeleri uzatmak mümkün. Atıf sayısına verilen değerle birlikte aşağıdaki tweetteki gibi hikayeleri çok duyuyor veya deneyimliyoruz. Çünkü kimilerine göre atıf sayısı “kalite” göstergesi. Ancak hem yayın sayısının artışı, hem de atıf yapmanın anlamının boyut değiştirmiş olması bu kişilerin yanıldığını gösteriyor.

Sizin de bu gibi görmezden gelinme veya görmezden gelme hikayeniz varsa bloga yorum olarak ekleyebilirsiniz. Örnekleri çeşitlendirelim. Hadi bakalım.

3 Yorum

  1. Candan Gökçeoğlu
    Candan Gökçeoğlu 4 Temmuz 2022

    Hocam o kadar çok ki atıf yapmama hikayesi. Ama üstünde durmaya değmez bence. Görmemezlikten gelme çok yaygın bir davranış ancak, bu görmemezlikten gelenin yazısını ve bulgularını tartışmasını kısırlaştırıyor. O yüzden ciddiye almaya bile değmez.
    Bu arada ellerinize sağlık keyifle okudum. Oldum olası bibliyometri ilgimi çekmiştir.
    İyi çalışmalar
    Candan

    • wordpress_ztcom
      wordpress_ztcom 5 Temmuz 2022

      Hem katkınız hem de güzel yorumlarınız için çok teşekkürler Candan Hocam. Size de iyi çalışmalar.

  2. Ömer özer
    Ömer özer 29 Aralık 2022

    Atif almak makale yazmaktan daha mutlu ediyor. Ancak bugüne kadar aldığım toplam 200 atıf beni pek mutlu etmedi. Çünkü atıf yapılan yerin en önemli şey olduğunu düşünüyorum. Bu alanda çalışmalar var Ozer ( 2019)….. Bu atifin hiç bir anlamı ve değeri olmamalı bana göre… ancak benim atiflarimin yüzde doksanı bu şekilde.

    Diğer yandan sanki alanda ilk çalışma olsun diye bilerek görmezden gelenler var. Tez çalışması sırasında defalarca bana telefon eden, bu konuda ondan önce çalıştığımı bilen kişiyi bir kongrede dinledim bilin bakalım kime atıf yoktu 😅

    Diğer taraftan süpervizörümin 114 bin atifi var 😅 onu gördükçe atıf sayan kişileri, bununla ovunenleri dikkate alamıyorum 😁

    Mış gibi akademinin mış gibi atiflari diyor konuyu kapatiyorum 😉

    Elinize sağlık keyifli bir yazı!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir