"Enter"a basıp içeriğe geçin

İyi bir araştırma için…

Başlığı görünce içeriğin “araştırma şöyle yapılır, böyle olmalıdır, böyle olmamalıdır, iyi yazmak için şunu şunu yapmalısınız” gibi çok bilmiş öğütler sıraladığım bir yazı olduğunu düşündüğünüze eminim. Alakası yok. En iyi makalemi henüz yazmadım, hayallerimi süsleyen o dergide yayınlamadım, disiplinimi oluşturan o dairenin köşesinde minik bir çıkıntıya sebep olabilecek bir projeye imzamı atmadım da. O yüzden tavsiye verecek konumda görmüyorum kendimi. Üstelik her disiplin ve her akademisyen birbirinden farklı. Dolayısıyla kimsenin o konularda vereceğim tavsiyelere ihtiyacı yok sanırım.

Peki bu yazı ne üzerine? En sevdiğim sosyal ağ Twitter ve orada çok sayıda akademik paylaşım yapılıyor birkaç yıldır. Bu akademik paylaşımlarda sıklıkla makale yazarlığında etik dışı davranışlar, proje temelli çalışmalarda makalelere ismi eklenmek zorunda olan “para getirici”ler, hakem önyargısı, makalesi saçma gerekçelerle reddedilen akademisyenler gibi çok çeşitli olumsuzluklara şahit oluyoruz. Bu olumsuzlukların sadece Türkiye ile sınırlı olmayışı da akademinin içindeki pek çok kişide “ne olacak halimiz” endişesi doğuruyor sanırım.

Gelin görün ki beni inanılmaz şaşırtan bir “araştırma grubu” yapılanması içindeyim Kasım ayından beri. Bir ütopyayı yaşıyor gibi. Her birim, her kurum, her insan, her ülke birbirinden farklı. Sanırım önemli olan doğru insanları bir araya getirebilmek. Bu yazıyı yazma amacım burada şahit olduğum bir araştırmacıyı mutlu etmeye yetecek uygulamaları kendi araştırma gruplarında yürütmek isteyenler için fikir vermek.

Söz uçar, yazı kalır…

Kasım başı Poznan’a geldim ve yerleşme telaşını atlattıktan sonra Międzychodzka 5’te 402 numaralı odada çalışmaya başladım. Başladığım ilk gün masamda 40 sayfalık bir araştırma grubu işleyiş rehberi vardı. A’dan Z’ye aklınıza gelebilecek her şey. Çalışma saatleri, tatiller, çekirdek okuma listeleri, ortak yazarlık ilkeleri, kullanılan yazılımlara yönelik ilkeler, veri yönetimine ilişkin kurallar… Aklınıza gelebilecek her şey derken abartmıyorum yani. Bu neye sebebiyet veriyor peki, kimseye dert anlatmak zorunda kalmıyorsunuz. Değişmez kurallarınız var ve bu kurallar kutsal bir kitap gibi grubunuzun tüm üyelerinin elinin altında duruyor.

Araştırmacının kahve molaları

İçinde bulunduğum araştırma grubunun kullanımına tahsis edilmiş beş ofis ve bir küçük mutfak var. O küçük mutfağın bir dili olsa ve akademik çalışmalarda birlikte yenilen yemeklerin, birlikte içilen kahvelerin ne denli önemli olduğunu anlatsa keşke. Her sabah saat 10’da birlikte kahvaltı yapıyoruz, saat 13’te de öğle yemeği yeniliyor. En güzel kahveyi Franek demliyor. Kuba’nın kişi sayısına endeksli kahve tarifi de güzel çalışıyor. Bazen bana Lehçe öğretiyorlar, bazen üstünde çalıştığımız makaleleri tartışıyoruz, bazen kendine atıf yapılmasını isteyen hakemi eleştiriyoruz. Uluslararası bir etkinliğe katılan kişinin gittiği yerden getirdiği porselen tabağı duvara asıyor, ülkeyi ve etkinliği konuşuyoruz. Diğer duvardaki dünya haritasına bakıp oyun oynuyoruz. Tüm bunlar araştırmanın “iş”, ekip üyelerinin “iş arkadaşı” olmasının önüne geçiyor.

“Senin hayatın işin değil”

Beni en çok etkileyen şeylerden biri herkesin gerçek bir hayatı olması. Siz hiç çok çalışan yüksek lisans öğrencisine “Evet, çok güzel çalışıyorsun ancak hayatının odağına işini koyduğunu görüyorum ve endişeleniyorum. Senin hayatın buradan ibaret değil. Spor yap, partiye katıl, gez dolaş.” diyen başka bir araştırmacı/danışman gördünüz mü? Ben burada buna şahit oldum. Şahit olduğum başka bir şey daha var. O yüksek lisans öğrencisi uzun zamandır benzerini okumadığım bir derleme makaleyi tamamladı ve alanın en önemli dergilerinden birinde yayınlayacak. Araştırmacının üzerinde baskı olmadığında ürettiğinin kalitesi de artıyor.

Ortak yazarlık

Rehberde önemli konulardan biri ortak yazarlık ilkeleri. Kurallar net. Fikir kime aitse ilk yazar odur. İlk yazar metnin yazımından sorumludur. Sıralama araştırmaya katkı düzeyine göre belirlenir. Katkı sağlamayan yazar olamaz.

Bu kadar. Ütopya derken abarttığımı düşündüyseniz tekrar düşünün.

Seminerler

Farklı konular için düzenlediğimiz seminerler var. Bir hafta bilimetrinin köklerini tartışıyoruz, bir hafta küresel kuzey/küresel güney ayrımını. Her seminer öncesi okuma listelerini belirliyoruz. Bu seminerler sayesinde yeni araştırma konuları çıkıyor ortaya, araştırmalar boyut değiştiriyor.

Bazen yıllar sonra çıkacak kitabın yazılmış ilk bölümünü değerlendiriyoruz birlikte. Kullanılan özneden kitapta verilen örneğin konuya uygunluğuna kadar aklınıza gelebilecek her şey. Hem ortaya çıkacak malzemenin kalitesi artıyor hem de herkes kimin ne üzerinde çalıştığını, iş yükünü, potansiyelini takip edebiliyor bu yolla. Zaten süreç yönetimi için de Asana uygulaması kullanıldığından her şey kuralına/takvimine uygun şekilde tıkır tıkır işliyor.

Aslında eklenebilecek şey çok. Gerekli ortam sağlandığında iyi makalelerin çıkması veya büyük bütçeli projelere imza atılması hayal değil. Huzurlu ve şeffaf bir çalışma ortamı sağlandığında üretilenlerin kalitesi de artıyor.

Benim gruba katılacağım “inspiring research will be done” diye paylaşılmıştı Twitter’da. Şu ortamda o “inspring” araştırmayı yapmayan da ne bileyim…

8 Yorum

  1. Fatma Başak Aydemir
    Fatma Başak Aydemir 29 Mayıs 2020

    Böyle bir araştırma grubu Türkiye’ye döndüğümden beri en çok özlediğim şey. Bölümde kendi grubumu oluşturmaya çalışırken de hedefim bu ortamı sağlayabilmek. İnsanların verimlerini, morallerini ve sağlıklarını çok olumlu yönde etkilediğini düşünüyorum sizin gibi. Yazınız da çok keyifli okunuyor, elinize sağlık.

    • wordpress_ztcom
      wordpress_ztcom 30 Mayıs 2020

      Beğenmenize çok sevindim. Bir araştırmacı için en önemli konunun huzurlu ve rahat çalışmak olduğunu düşünüyorum. Bu ortam sağlandığında tadından yenmiyor. Bozulduğundaysa verimli çalışmak bir hayal oluyor. Burada şahit olduğum ortamı ileride bulunacağım her yerde uygulamak istiyorum sanırım ben de -elimden geldiğince.

  2. Levent Paralı
    Levent Paralı 30 Mayıs 2022

    Değerli hocam;
    Yazılarınızı büyük bir keyifle okurken, o ortamı yaşatıyorsunuz da. Heves oluyor, ışık oluyor.
    Tebrikler.

    • wordpress_ztcom
      wordpress_ztcom 31 Mayıs 2022

      Çok teşekkür ederim. Çok naziksiniz.

  3. Nazan Madak Öztürk
    Nazan Madak Öztürk 12 Nisan 2023

    Sevgili Zeynep hocam,
    Yazınızı zevkle okudum ve hemen kendimce yapabileceğim uygulamaları not aldım. Paylaşımınız beni mutlu etti. Üst sıralarda şu yorumu okudum: “Yazılarınız keyifle okunuyor” ve ben de katılıyorum. Keyifle okuyabileceğimiz daha çokça yazılar yazmanız dileğimle.
    Sevgiler.

    • wordpress_ztcom
      wordpress_ztcom 13 Nisan 2023

      Ne kadar güzelsiniz. Ne kadar da nazik. Çok teşekkür ederim.

  4. Araştırmacı
    Araştırmacı 27 Ağustos 2023

    Araştırma grupları ile Hollanda’da tanıştım ben de. bunlar akademisyen ise biz ne iş yapıyoruz bize iyi ekmek veriyorlar diye düşündüm. İşbirliği rekabetten iyidir aynı konuda çalışsanız bile diyor süpervizorum bir seminerinde. Ne zaman birileri ile yarış halinde bulsam zihnimi kendime bunu hatırlatıyorum.

    Kendi araştırma grubum için TÜBİTAK projeleri yazdım kazandım bursiyer olarak çalışmaya başlayacağız. Orada gördüğümün onda birini ülkeye getirsek akademide çağ atlariz. Avrupa da böyle Amerika’da şöyle ukalaligi yapmak değil amacım ama biz maalesef kötü değil çok kötüyüz. Ve kendi koridorumuzda o kadar kalmışız ki bunun da farkinda değiliz.

    • wordpress_ztcom
      wordpress_ztcom 28 Ağustos 2023

      Ne güzel yazmışsınız. Böyle böyle yaygınlaştırırız biz de bu kültürü belki. Teşekkür ederim yorumunuz için.

wordpress_ztcom için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir